Kurumsal Portrelerde Samimiyet: Güvenin Yeni Dili
İş dünyasında ilk izlenim saniyeler içinde oluşur; ama akılda kalan şey, bir yüz değil güvendir. Kurumsal portre, sadece “profesyonel görünüm” değil; markanın karakterini, kişinin yaklaşılabilirliğini ve değerlerini görünür kılan bir dildir.
Benim yaklaşımım basit: samimiyet + güç dengesi. Çekimden önce amaç netleşir (LinkedIn, web, afiş). Kıyafetler nötr ve sade; arka plan dikkat dağıtmaz; ışık ise yumuşak ve gerçekçidir. En kritik kısım, kameraya değil insana odaklanmaktır. Kısa bir sohbet, birkaç deneme karesi, nefes alan bir tempo… İfade doğal olduğunda güven kendiliğinden görünür.
Pozlar “ezber” değil, mikro ayardır: omuzları hafif çevir, çeneyi milim iner-kalkar, göz temasını yumuşat. Böylece sertlik yerine “kendine güvenen ama ulaşılabilir” bir duruş elde edilir. Post-prodüksiyon ise minimaldir; filtre değil, gerçeklik tercih edilir.
Sonunda hedefim şu cümleyi duyurmaktır:
“Bu fotoğraftaki kişiyle tanışmak isterim.”
Çünkü iş dünyasında güven, önce bakışla başlar; sonra tüm hikâyeyi taşır.

